OpenAI, New York Times ile arasında süren telif hakkı davasında önemli bir gelişme yaşadı. Şirket, mahkeme kararı gereği “süresiz olarak” saklamak zorunda kaldığı silinmiş kullanıcı sohbetlerini artık tamamen silebilecek.
Davanın geçmişi
New York Times, Aralık 2023’te OpenAI’ye karşı dava açmış ve şirketin gazetenin telifli içeriklerini yapay zekâ modellerini eğitmek için izinsiz kullandığını iddia etmişti. Daha sonra diğer bazı medya kuruluşları da bu davaya katılmıştı.
Bu süreçte mahkeme, OpenAI’nin tüm sohbet kayıtlarını – hatta kullanıcıların sildiği konuşmaları bile – “delil incelemesi için süresiz olarak saklamasına” hükmetmişti. Bu karar, Ars Technica’ya göre, dünya genelinde yüz milyonlarca ChatGPT kullanıcısının gizliliğini etkileyen oldukça kapsamlı bir adım olmuştu.
Gizlilik tartışmaları
OpenAI, bu karara sert bir şekilde karşı çıkmış ve kullanıcı gizliliğini tehdit eden “gereksiz ve aşırı bir talep” olarak nitelendirmişti. Şirketin COO’su Brad Lightcap, Haziran ayında yaptığı açıklamada, “New York Times ve diğer davacılar, asılsız davalarında tüketici ve API kullanıcı verilerinin süresiz olarak saklanmasını talep ediyorlar. Bu, kullanıcı gizliliğine doğrudan bir müdahaledir,” ifadelerini kullanmıştı.
Mahkeme kararı geri çekildi
Son gelişmelere göre, ABD Yargıcı Ona Wang, her iki tarafın da üzerinde uzlaştığı yeni bir öneriyi onayladı. Böylece, OpenAI’nin sohbet kayıtlarını süresiz olarak saklamasına neden olan karar iptal edildi. Şirket artık silinen sohbetleri gerçekten silebilecek.
Yine de Ars Technica’nın belirttiğine göre, bazı kullanıcıların “silinmiş veya geçici sohbetlerinin” bir süre daha izlenmeye devam edeceği belirtiliyor. Ancak bu kullanıcıların kimler olacağı konusunda net bir bilgi paylaşılmadı.
Telif davaları bitmiş değil
Mevcut davada kayıtların silinmesi kararı verilse de, yapay zekâ dünyasında telif hakkı tartışmaları bitmiş değil. OpenAI, New York Times dışında da benzer gerekçelerle birçok medya kuruluşu tarafından dava edildi. Bu davalar, üretken yapay zekâ teknolojilerinde telif hakkı sınırlarının nerede başlayıp nerede biteceğine dair hukuk dünyasında hâlâ net bir çerçeve oluşmadığını gösteriyor.
